CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Yalova’da Balkan Göçmenleri Derneği üyeleriyle de bir ortaya geldi. Kılıçdaroğlu, Yalova’da bulunan Kırım Türkleri anıtını da karanfil bıraktı.
Kılıçdaroğlu, burada gençlerin sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu, “İktidara geldiğinizde zelzele risk tahlili, tehlike tahlilinin yapıldığı rastgele bir kurul oluşturmak üzere çalışmalarınız var mı” sorusuna şu cevabı verdi:
- Deprem, çok değerli bir gerçek. Bu gerçeği dikkate alarak hepimizin tedbir alması gerekiyor. Bilim insanları bu mevzuda bizleri uyarıyorlar, ‘önlem alın.’ Ama kâfi tedbirin alındığı kanısında değilim.
- Özellikle İstanbul, Yalova, Sakarya, Kocaeli üzere pek çok yerde muhakkak tedbirler merhum Ecevit periyodunda alınmakla birlikte, daha sonra bunların gerisinin kesildiğini biliyoruz. Bu ülkenin hoş insanları, ellerinden gelen her türlü çabayı gösterdiler, zelzele sırasında yardıma koştular. Rahmet Ecevit, Başbakan iken sarsıntı vergileri tanımladığımız bir dizi vergi uygulama koydu ve vatandaşlarımız bu vergileri ödediler. ‘Bir daha zelzele olduğunda en azından can kaybı olmasın’ diye. Aslında öldüren sarsıntı değil insanların içinde yaşadıkları binalar. Bu bahiste şu anada kadar atılmış önemli bir adım yok.
- Ama şundan emin olmanızı isterim. CHP olarak bizler ve şu anda belediye liderlerimiz bilhassa İstanbul ve İzmir belediye liderlerimiz bu mevzuda kimi değerli adımları attılar ve atamaya da devam ediyorlar. İnşallah iktidara geldiğimizde görecekseniz. Yalova dahil olmak üzere; Kocaeli, Sakarya… Bu sarsıntı bölgesi tekrar inşa edilecek, zelzeleye güçlü konutlar yapılacak. Hasebiyle zelzele olsa dahi en azından can kaybını önleyebilecek projeleri hayata geçirebilmek bizim vaadimiz ve sözümüzdür.”
Kılıçdaroğlu, “Biz Yalovalılar için, 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin yıl dönümünden ötürü hüzünlü bir gün. Bilhassa gençlerin ve çocukların farkındalığının artırabilmesi gayesiyle, vilayet bazında afet eğitim okullarının kurulmasına yönelik bir proje size sunulsa bu hususla ilgili fikriniz ne olurdu?” sorusuna ise şu karşılığı verdi:
- Böyle bir proje sunulursa son derece memnun oluruz. Fakat bunun bir adım ötesine geçmemiz gerekiyor. Bütün okullarda, bilhassa zelzele riskinin yüksek olduğu yerlerdeki bütün okullarda; zelzele olduğunda davranışlarımız, hareketlerimiz nasıl olacaktır, bunların öğretilmesi lazım. Münasebetiyle bütün öğrenciler de bunu öğrencilerdir.
- Basın mensuplarına şunu da söyleyeyim, şurada baktım, arkadaşınız soruları yanıtlamış, altında karşılıkları var mı diye. Ancak karşılıkları yokmuş.
Soruyu soran genç ise “Burada karşılıklar yok. Zira biz gençler olarak tüm karşılıklar aklımızda. Siz kıymetli büyüklerimizden fikirlerini alıp akabinde projelerle hayata geçirmek istiyoruz” dedi.
Kılıçdaroğlu, “İktidar olduğunuzda sizin önderliğinizde Yalova’da yatırım atılımlarınız nasıl olacak” sorusuna şu cevabı verdi:
- Yalova’yı yalnızca Yalova olarak düşünmeyin. Tekirdağ’dan başlayıp Sakarya’ya kadar olan zincirin birlikte ele alınması lazım. Yatırımların bu çerçeve içerisinde kendi özelliklerine nazaran dağıtılması lazım. Birtakım yatırımların bu bölgede hiç olmaması lazım. Onların Anadolu’ya kaydırılması lazım. Tekirdağ’dan başlayıp İstanbul’a oradan Kocaeli’ye, Yalova’ya kadar bunların birebir vakitte entelektüel, kültür kentleri olmaları gerekiyor. Bu bölgenin kendine mahsus bir yapısı var. Harikulâde verimli toprakları var. Kentin büyük kısmı esasen ormanlardan oluşuyor. Belediye liderimize sordum Vefa beyefendiye, ‘Ormanlar nasıl gidiyor’ diye; ormanlar korunuyor ve halk da ormanları sahiplenmiş durumda.
- Dolayısıyla bu çerçevede baktığımızda yatırımların Anadolu’ya kaydırılması lazım, bilhassa Tuzla’dan başlayıp Kocaeli ve Yalova ortasında gemicilik endüstrinin gelişmesi gerekiyor. Burada da değerli bir potansiyel var ve bu potansiyelde çalışacak olan çok sayıda çalışanımız var. İş kazaları da oluyor, hayatlarını kaybedenler var, iş güvenliğinin sağlanması lazım. Birebir vakitte bu bölgede iş kısmının de yapılması lazım.
- İşin özü şu: Her şeyi Türkiye’yi düşünerek ve planlayarak yapmak lazım. Kaynaklarımızı da planlı harcamak zorundayız, aksi halde israfa yol açarız ve kaynak savurganlığı çıkar ortaya şayet biz kaynakları verimli ve yerli yerinde kullanabilirsek hem üretimi artırırız, hem istidam yaratırız, hem Türkiye’nin büyümesinde eşit şartlar sağlayarak katkıda bulunmuş oluruz. Böylelikle iç göçün de büyük ölçüde önüne geçmiş oluruz. Yani Erzurum’dan buraya geliyor beşerler zira Erzurum’da yapacak bir iş yok. Ağrı’dan, Şanlıurfa’dan, Kayseri’den, Yozgat’tan gelenler var, hasebiyle onların kendi vilayetlerinde çok daha âlâ şartlar yaratılabilse, istihdam alanı yaratılabilse ve onlar buraya turist olarak gelseler, gezseler çok daha yeterli olacak.