İYİ Parti başkanı Meral Akşener, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Çengelköy Eğitim, Kültür ve Toplumsal Hayat Merkezi Açılış Merasimi’ne katıldı. Toplumsal belediyecilik anlayışının ortaya konuğu bir açılışta olduklarını söz eden Akşener, emeği geçenlere teşekkür etti. İki buçuk yılı aşkın bir müddettir vilayet il, ilçe ilçe gerçekleştirdiği esnaf ziyaretlerine dikkat çeken Akşener, “Bugün adalar hariç İstanbul’un bütün ilçelerini bitirmiş olacağız” dedi.
PARTİLİ CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ ELEŞTİRİSİ
Türkiye’nin hem insan hem de ekonomik kaynağı olduğunu lakin israf, kayırmacılık, liyakatsizlik ve yandaş kayırma üzere pek çok olumsuzluğun Türkiye’deki kaynakları erittiğini ve insanları ümitsizliğe sevk ettiğini savunan Akşener, “Maalesef devletin toplumsal devlet olma özelliğinin süratle kaybolduğu bir dönemeçteyiz. Bunu sağlayan da partili cumhurbaşkanlığı sistemidir” biçiminde konuştu.
‘İSTANBUL’U KAYBETTİKTEN SONRA KENDİLERİNİ TOPARLAYAMADILAR’
İstanbul’daki metrobüs kazası akabinde AK Partili gençler tarafından bölgede çekilen bir görüntüyü izlediğini söyleyen Akşener, “Allah şahittir kalbim yarıldı. Bu çocukları buralara ittiren, bu konuşmaları yaptıran bir zihniyet var. Bu zihniyet İstanbul’u kaybetti, o günden beri kendini toparlayamadı. Gitgide kötüleşiyor, gitgide çirkinleşiyor” diye ekledi.
KELİMELER BOĞAZINA DÜĞÜMLENDİ
“Dün Ümraniye’deydim. Bayanlar benimle daha rahat konuşuyor. Genç bir bayan, yanında erkek çocuğu, kulağıma geldi dedi ki; ‘Kimseye ulaşamadım. Bak şu çocuğa.’ Baktım, ayağında ayakkabı yok, terliğimsi bir şey var. ‘Okul kıyafeti ve ayakkabı alamadık. Ne yapacağım ben?’ dedi. Tesettürlü bir hanımefendi geldi. Yüzünü maske ile kapatmış, gözleri görünüyor. O gözlerdeki acıyı keşke birileri de görseydi. Keşke smoothie içenler görseydi. Bir erkek çocuğu geldi, ‘Çantalar çok kıymetlenmiş, çantam eski, nasıl alacağım?’ dedi. ‘Çanta alabilir misin’ demek istiyor”
“Bütün bunların ortalaması nedir?” diye soran Akşener, “Saray hayatının Türkiye’ye dayattığı öteki bir dünya, bir paralel dünya. 5-10-15 maaş alan ne idüğü meçhul, ne yaptığı belgisiz danışmanlar. Buna karşılık babasının çanta alamadığı 12-13 yaşındaki erkek çocuklar. Bunu gelip bir halde çözmeye uğraş eden erkek çocuklar” diye konuştu.
‘NEYİN BAŞINI YAŞIYORSUNUZ DİYE ÇIĞLIK ATMA GEREKSİNİMİM VAR’
Akşener, “Bizim çocukluğumuzda vardı. Küçük yerlerin insanları hatırlayacaktır. Kentlerde üç katlı meskenler vardı. Alt kat bodrum olarak yapılır, o bodruma çoklukla odun, kömür konurdu. Vakit içinde konut sahibinin muhtaçlığı olur, orayı daireye çevirirdi. Ben İzmit’ten bahsediyorum, bu İstanbul’da da birebirdi. O konuta yazın ayakkabı çıkararak girersiniz, bastığınızda ayağınızın altı ıslanır. Rutubet olurdu. O konutların apartman versiyonlarını görüyorum. O konutların benzerinin birebirini görüyorum. O konutlarda yaşayan çocukların, bayanların hallerini söyleyeyim size; küf içinde bir mesken, 3.5 – 4.5 yaş ortasında bir kız çocuğu, 1.5 yaşında bir erkek çocuğu, astım hastası. Öteki deva yok. Güç zahmet iş bulmuş. Minimum fiyatla çalışıyor. Neyin başını yaşıyorsunuz kardeşim diye sorma, bağırma, çığlık atma gereksinimim var. Zira 3 sene önce o minimum fiyatla ortaya yakın bir hayat yaşayan bu beşerler bugün konuta bir taban fiyat giriyorsa içtenlikle söylüyorum o buzdolabına baktığınızda gördüğünüz şey makarna ve mercimek çorbasının versiyonları. Protein alamayan, et alamayan aileler ve kucağınıza aldığınızda kemikleri sayılan çocuklar. Buna karşılık 14-15 yaşından sonra da obezliğe yanlışsız giden gençler. Bunları neden anlattım? O denli anlatıldığı üzere bir dünya yok. Toplumsal yardımlar, hani diyorlar ya; ‘Bunlar gelirse kesilir’. O toplumsal yardımlar o kadar yandaşlar üzerinden yürür olmuş ki, gerçek gereksinim sahiplerine zati gitmiyor” açıklamasını yaptı.
‘YOLUN SONU GÖRÜNÜYOR’
Belediye eliyle yapılan yardımların ehemmiyetine de değinen Akşener, şunları ekledi:
“İsterdik ki herkesin hayatı rahat olsun. Belediyelerimiz de somut hizmetler yapsınlar fakat maalesef ikisinin dengelenmesi gereken bir Türkiye. Kaynaklarının berhava edildiği, insanlarının görülmedi ve ‘fakir var, açlık var’ dediğinizde ‘yalan söylüyorsunuz, tiyatro yapıyorsunuz’la suçlanılan bir Türkiye. Bu ne biliyor musunuz? Bu, yolun sonu görünüyor demek”