Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Komutanı Mazlum Abdi, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde akınlarını sürdürmesi halinde, Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) üyelerini tuttukları kampları terk etmek zorunda kalabileceklerini söyledi. Abdi, Türkiye’nin bölgede kara harekâtına başlaması durumunda, bu kampları müdafaa kapasiteleri olmayacağını belirtti.
Kuzey Suriye’de BBC’den Poonam Taneja ve Jewan Abdi’nin sorularını yanıtlayan Mazlum Abdi, “Türkiye kara harekâtı düzenlerse güçlerimiz, halklarımızı ve ailelerimizi korumakla meşgul olacak. Bu durumda kampları koruyamayacağız” dedi.
Türkiye’nin hava hücumlarında santraller ve petrol üretim tesisleri üzere sivillerin bulunduğu tesisleri maksat aldığını sav eden Abdi, “Kara harekâtı kitlesel bir göç hareketine ve insanların yaşadıkları yerleri terk etmelerine neden olacaktır” diye konuştu.
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Pazar günü Suriye ve Irak’ın kuzeyinde hava hücumları düzenlemeye başlamıştı.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Çarşamba günü yaptığı açıklamada, “Pençe-Kılıç Harekâtı, hava ve kara ateş dayanak vasıtalarıyla yapılan cezalandırma atışları ile devam ediyor. Harekâtta şu ana kadar 471 amaç ateş altına alındı, 254 terörist etkisiz hâle getirildi” demişti.
Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, hava akınlarında 16’sı Suriye askeri 37 kişinin öldüğünü öne sürmüştü. Kürt yetkililer hücumlarda 11 sivilin de öldüğünü argüman etmişti.
Türkiye, hava akınlarında sivillerin de amaç alındığı tezlerini reddediyor.
SDG ise Türkiye’nin hava ataklarında, IŞİD militanı olduklarından şüphelenilenlerin ailelerinin de bulunduğu, üçte ikisi çocuk 50 binden fazla kişinin yaşadığı El-Hol Kampı’nın da amaç alındığını, 7 güvenlik yetkilisinin öldüğünü, ataklar sırasında kamptan kaçan 6 kişinin daha sonra yine yakalandığını sav ediyor.
BBC’ye konuşan SDG Komutanı Mazlum Abdi, Türkiye’nin bölgede kara harekâtı düzenlemesinin, IŞİD’in yine güçlenmesine yol açacağını savundu.
Abdi, “Kara harekâtı Suriye’de ikinci bir iç savaşa ve IŞİD’e karşı yürüttüğümüz terörle gayret operasyonlarının durmasına yol açar” dedi.
“8 yıldır milletlerarası toplumla birlikte teröre karşı savaşıyoruz” diye konuşan Abdi, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“IŞİD’i yenmek için birlikte savaştık. Artık ise Türk devletinin saldırıları tüm bunları baltalıyor.”
ABD’nin Suriye’de yaklaşık 900 askeri bulunuyor.
Amerikan askerleri çoklukla ülkenin kuzeydoğusunda IŞİD’e karşı Suriye Demokratik Güçleri’yle (SDG) birlikte çalışıyor.
Türkiye ise SDG’nin omurgasını oluşturan Kürt Halk Savunma Birlikleri’ni (YPG) ve Suriye’nin kuzeyinde geniş bir alanı yöneten Demokratik Birlik Partisi’ni (PYD), “PKK’nın uzantısı” olarak görüyor ve “terör örgütü” olarak nitelendiriyor.
PKK ve YPG taarruzlarıyla münasebetleri olmadığını açıklamış, saldırıyı üstlenen olmamıştı.
SDG, Türkiye’yi, saldırıyı “uzun vakittir planladığı hudut ötesi harekât için mazeret olarak kullanmakla” suçluyor ve Türkiye’nin Şanlıurfa’nın Suruç ilçesine yaklaşık 10 kilometre uzaklıktaki Kobani kentini ele geçirmesinden kaygılı.
ABD ve Rusya’ya, mümkün bir kara harekâtını durdurmak için Türkiye üzerindeki nüfuzlarını kullanma daveti yapan SDG, böylesi bir harekatın bölgede istikrarsızlığa yol açacağı ikazında bulunuyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Çarşamba günü AKP Meclis Küme Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, Türkiye’nin “güney sonlarının tamamını güvenlik şeridi ile kapatmakta kararlı olduğunu” söylemişti.
Erdoğan, “Uçaklarla, toplarla, SİHA’larla yaptığımız operasyonlar yalnızca başlangıçtır. Hava harekâtlarımızı kesintisiz sürdürürken bizim için en uygun olan vakitte karadan da teröristlerin doruğuna zirvesine bineceğiz” demişti.
TSK, Suriye’de 2016’dan bu yana bölgedeki muhaliflerin de takviyesiyle üç harekât düzenledi ve huduttan 325 kilometre uzağa kadar bir alanı denetim ediyor.
Türkiye daha evvel son olarak 2019’daki Barış Pınarı Harekâtı’yla Tel Abyad-Resulayn ortasındaki bölgeyi ele geçirmiş; SDG’nin denetimindeki Kobani bölgesi, Türkiye’nin ya da Türkiye dayanaklı muhaliflerin denetim ettikleri alanların ortasında kalmıştı.
Rusya’nın teşebbüsleri sonrası ateşkes ilan edilmiş, Türk ve Rus askerleri hudut sınırında kontrol için ortak devriyelere başlamıştı.