Eski Danıştay hakimi Lider Tekin, TÜİK’in 2021 yılının temmuz, ağustos, eylül, ekim, kasım ve aralık aylarında açıkladığı TÜFE oranlarının iptali istemiyle Danıştay’da dava açmıştı. Tekin’in kardeşi olan iş güvenliği uzmanı Başkan Tekin de davaya müdahil olmuştu.
Tekin, dava dilekçesinde, TÜİK bilgilerinin düzenleyici idari bir süreç olduğunu ve bu dataların gerçekleri yansıtmaması nedeniyle emekli maaşındaki artış oranlarının düşük kaldığını savunmuştu. Danıştay 10. Dairesi, kendi vazife alanına girmediği gerekçesiyle belgeyi yönetim mahkemesine göndermişti. Ankara 18. Yönetim Mahkemesi, davanın reddine karar vermişti.
Kararın münasebetinde, “Davacı tarafından açıklan enflasyon artış oranlarının direkt maaşına tesir yaptığı ileri sürülmüş ise de davacının maaşının tabi olduğu mevzuat kararları uyarınca hesaplandığı, hesaplama yapılırken ise davalı yönetim tarafından açıklanan enflasyon artış oranlarının maaş hesabında dikkate alınacağına ait bir karar bulunmadığı sonucuna varılmıştır” denilmişti.
Mahkemenin verdiği ret kararı istinafa taşındı. Davaya müdahil olan Bedri Tekin, istinaf dilekçesinde, milyonlarca insanı fakirleştiren bir TÜFE artışı olduğuna dikkat çekilerek şunlar belirtildi:
“Bu kararı veren ya da bu kararı onayacak olan yargıçların aylıklarında da TÜİK enflasyon oranı doğrultusunda artışlar yapıldı. Yargıçların aylıklarının artırılmasında direkt dikkate alınan TÜİK idari süreci, birebir yargıçlar tarafından kesin ve yürütülmesi mecburî süreç olarak görülmedi. Bu, çelişki yaratan bir durumdur. Hem ocak ayında hem de temmuz ayında TÜİK açıklaması doğrultusunda aylıkları artırılan yargıçlar, verdikleri karar ile uyumlu olması için banka hesaplarına yatan bu farkları iade edecekler mi?
“MAHKEMEYE ERİŞİM HAKKININ İHLALİ”
Hukukun kurallarını temel alarak yapılacak bir yargılama ile adil bir karar vermek var iken davanın reddine karar verilmesi istikametinde, bugüne kadar Danıştay’ın bile tercih etmediği, vermediği bir kararı vermek, davanın adaptan reddi için bir münasebet oluşturmak, eminiz ki yargıçları yoran bir tercih olmuştur. Hukukun kozmik unsurlarının, iç hukukta geçerli memleketler arası kontratların temel hak ve özgürlükleri garantiye alan kararlarını temel alarak ‘mülkiyet hakkı ihlali’ni sonlandırmak yerine, milyonlarca emekliyi, kamu görevlisini mağdur eden TÜİK düzenleyici idari sürecini ‘kesin ve yürütülmesi zarurî olmayan işlem’ ilan etmek, başta ‘mahkemeye erişim hakkı’ ihlali olmak üzere yeni hak ihlallerine yol açma yanında milyonlarca emekli ve kamu görevlisince uzun yıllar boyunca ‘hukuk kurallarının dikkate alınmadığı’ düzgün anımsanmayacak bir yargı kararı olarak yargı tarihindeki yerini almıştır.
İdare mahkemesi kararında belirtildiğinin bilakis TÜİK süreci, rastgele bir hukukî tesir doğurmayan istişare kararı değildir. Hazırlık süreci değildir. Görüş bildiren karar değildir. İç nizam süreci değildir. Uygulama süreci değildir. Bildirici süreç değildir. Tüm Türkiye’de temel alınan istatistiki bir idari süreçtir. Tüm kurumlar için geçerli bir süreçtir. TÜİK sürecinin hukuk aleminde varlık gösterebilmesi için öbür bir idari sürece muhtaçlık yoktur.”
“MAAŞ ARTIŞLARININ TÜİK İSTATİSTİKLERİYLE İLGİSİ VAR, VAR, VAR”
Bedri Tekin, yaptığı açıklamada, TÜİK’in açıkladığı enflasyon bilgilerinin idari bir süreç olduğunu ve maaş artışlarıyla direkt bağı bulunduğu anlatarak şunları söyledi:
“6 Ocak 2022’de bir genelge yayınlanıyor. Maaş artışları vaktinde genelge yayınlanıyor. Bu genelge, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati imzasıyla yayınlanıyor. Sanıyorum bunu yayınlarken gözlerinin içi gülerek yayınladı. ‘Nasıl olsa dediğim hiçbir şey yerine gelmiyor, bu da gelmeyecek’ dedi. Burada da söylüyor. Maaş artışının münasebetini TÜİK istatistiklerine bağlıyor. Ben de diyorum ki ‘TÜİK istatistikleri gerçeği yansıtmıyor’. Korkmasın mahkeme. Korkmasın yöneticiler. Gerçekler ortaya çıksın ya. “Mahkeme de gerçekleri yansıtmayan bir karar versin; ‘Evet, TÜİK istatistikleri doğruyu yansıtıyor, enflasyon bu oranda gerçekleşti’ desin, kabul. Fakat diyor ki mahkeme, ‘Hayır, maaş artışlarının TÜİK istatistikleri ile bir ilgisi yok’. Var, var, var.”
Tekin, istinaftan da istedikleri sonuç çıkmazsa mevzuyu Anayasa Mahkemesi ve ondan sonra da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar götüreceklerini açıkladı.