Derin kedere yol açan zelzeleler sonrası travma ve gerilim bozukluğu üzere çeşitli hastalıklar ortaya çıkabiliyor. Zelzele üzere doğal afetler toplumda ortak bir dehşet, bireylerde ise farklı izler ve tasa durumlarına sebep olabilir.
Tekrar yatıp ahenge halinde zelzeleye yakalanırsam korkusu ile uykuya dalma ya da uykuyu sürdürme zahmetleri ortaya çıkabileceğini söyleyen Prof. Dr. Öztürk, dikkatli olunması ve bu durumun hafife alınmaması gerektiğine vurgu yaptı.
Depresif his durumun belirtisi olarak ya da travma sonrası gerilim bozukluğu ile birlikte uykusuzluk gözlenebileceğini belirten Prof. Dr. Öztürk, zelzele yaşayanlar ve sarsıntıda kayıpları olan bireylerde yalnızlık hissi, kendi pahasını sorgulama ve depresyon ya da intihar kanıları olabileceğinden ötürü uyku problemlerini ciddiye alarak dikkatli olmak gerektiğini tabir etti.
Uyku problemleri çeken bireylerin bir uzamana danışarak sebebini anlaması gerektiğini aktaran Prof. Dr. Öztürk, uykusuzluk probleminin bireyin hem sonraki hayatında sağlıklı olma durumunu da etkileyeceğine değindi.
Uyku probleminin altta yatan bir depresyonun ya da gerilim sonrası bozukluğun nedeni olabileceğini söz eden Prof. Dr. Öztürk, “Literatürdeki çalışmalara baktığımız vakit değişik sayılar var. 2000’li yıllarda, Çin’in Schun eyaletinde yaşanan 8 şiddetindeki sarsıntıda yapılan çalışmada depremzedeleri 10 yıl mühletle takip ediyorlar ve 10 yıl sonra (İnsomnia) ya da uykusuzluk yakınmasının yüzde 20’lerde olduğu gösteriliyor. Tekrar Japonya’da Kumamoto zelzelesi sonrasında sarsıntıdan 5 sene sonra uykusuzluk yakınmalarının yüzde 35’lerde olduğu gösteriyor. Bu çok büyük bir sayı. Yani neredeyse her 5 depremzededen birinde travma sonrası gerilim bozukluğu ortaya çıkıyor” biçiminde açıklamada bulundu.
Uyku şikayetlerinin yalnızca sarsıntı sonrasındaki erken devirde, aylar içerisinde değil şayet üzerinde durulmazsa yıllarca sürebilen kronik bozukluk haline gelebileceğinin altını çizen Prof. Dr. Öztürk, bu nedenle bir psikiyatri yahut bir uyku uzmanıyla görüşerek altta yatan sebebin ortaya çıkarılması ve teşebbüsün de ona nazaran yapılması gerektiğine dikkat çekti.