Karar yazarı Yıldıray Oğur, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın telefonundan 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsü gecesinde bir ziyaret için Kabil’e giden ve Amerikan üssünde uyumakta olan ABD Genelkurmay Lideri General Joseph Dunford’ın arandığı savını yazdı.
“Kimdi o gece Türkiye’den iki saat ileride olan Afganistan’daki ABD Genelkurmay Başkanı’nın telefonunu, Genelkurmay Lideri Hulusi Akar’ın telefonundan arayıp takviye isteyen darbeci?” diye soran Oğur, iddianamelere ve kamera kayıtlarına nazaran Akar’ın 23.03’de Genelkurmay Karargahı’nın bahçesine inen bir helikoptere bindirilip Akıncı Üssü’ne götürüldüğünü ve 9 saat boyunca da orada kaldığını hatırlattı.
Akar’ın darbe teşebbüsünün akabinde verdiği söze nazaran Akıncı Üssü’ne götürülürken telefonunun karargahta kaldığını söylediğini hatırlatan Oğur, iddianamelerde Akar’ın telefonunun bulunduğuyla ilgili bir bilgi olmadığının altını çizdi.
ABD’nin kıymetli haber sitelerinden Buzzfeed’de yer alan kritik telefon görüşmesi savının 6 yıl boyunca hiçbir sözde geçmediğini vurgulayan Oğur, “Osman Kavala’nın, Aydın Engin’in 2010’lardaki HTS kayıtlarının peşine düşmüş hiçbir savcı da bu altı yılda bu tezin izini sürmedi” dedi.
Oğur, şu sözleri kullandı:
Çünkü darbe gecesi Obama idaresi seçilmiş hükümete takviye açıklaması için saat 02.05’e kadar beklemişti.
…
Obama’nın Kerry üzerinden hükümete yazılı takviye açıklaması yaptığı saat olan 02.05’de ise artık darbenin geri püskürtülmeye başlandığı ortaya çıkmıştı.
Telefon görüşmesi bu saatten sonra olduysa bu açıklamayı geri çevirmek için yapılmış bir atılım de olabilirdi.
Ya da bu türlü bir telefon görüşmesi hiç olmadı ve Amerikalılar kendilerine uzanan izleri örtmek için bunu uydurdular.
Bütün bu sorulara karşılık verebilmek için iki yol var: Akar’ın telefonunu bulmak yahut HTS kayıtlarına bakmak. Ya da Danford’dan bu telefon görüşmesiyle ilgili bilgi istemek.
Ama Türkiye’de olağan ki aslında herkes her şeyi bildiği, bütün oyunları çoktan deşifre ettiği için kimse bu detaylarla ilgilenmedi, ilgilenmiyor.
Devleti yönetenler darbe gecesiyle ilgili Meclis Komisyonu’na bile gidip söz vermeyi zul olarak görünce de, o gece silahlı askerlere direnen sivil insanların onca öldürülme anı görüntüsüne, darbe gecesi Akıncı Üssü koridorlarında subaylarla koşuşturan sivil imam manzaralarına karşın hâlâ darbenin tiyatro olduğuna, Fethullahçılar tarafından yapılmadığına ya da onların da kandırıldığına dair komplo teorileri alıcı bulabiliyor. Tahminen bir gün gerçeklerle de ilgilenen çıkar…”