Kolesterol karaciğerde üretilen ve yediğimiz kimi besinlerde bulunan mumsu bir husustur. Kan dolanımında, HDL ve LDL olmak üzere 2 farklı formda bulunur.
Sağlıklı bir düzeyde HDL bulunması, kişiyi hastalığa karşı korurken, fazla LDL dünya genelindeki en kıymetli vefat sebeplerinden olan koroner kalp hastalığının ana sebebidir.
Belirli besinlerin tüketimini sonlandırmak ve daha fazla sağlıklı gıda tüketmek kolesterol düzeyinin düşmesini sağlayabilir. Fakat katı bir diyeti sürdürmek birçok kişi için zordur.
Özel bir ilaç firması tarafından geliştirilen ilaç farklı bir yaklaşımı kullanıyor. PCSK9 isimli protein, fazla kolesterolün bedenden atılmasını önlüyor. Bu proteinin üretilmesini ise karaciğerde bulunan bir gen denetim ediyor.
Araştırmacıların yeni geliştirdiği metot, karaciğerde bulunan bu geni kalıcı olarak pasif hale getirmeyi, bu sayede fazla kolesterolün bedenden daha âlâ atılmasını ve kolesterol düzeyini düşürmeyi hedefliyor. Karaciğerdeki geni pasif hale getirmek için CRISPR yöntemini kullanan araştırmacılar, maymunlarla yapılan denemelerde sadece 2 haftada LDL kolesterol (kötü kolesterol) düzeyini yüzde 70’e düşürmeyi başardı.
Geleneksel olarak CRISPR tedavisinde içi boşaltılmış virüsler kullanılıyor. Yeni geliştirilen metotta ise genetik talimatları hücrelere aktarmak için nanoparçacıklar kullanıldı. Bu metot, COVID-19’a yönelik mRNA aşılarına benzetilebilir.
Hayvanlarda işe yarayan tedavi yöntemlerin değerli bir kısmı insanlarda tesirli olmuyor. Tedavi prosedürünün kalıcılığı ise bir öteki değerli bahis. Bir defa uygulandıktan sonra tedavi geri alınamıyor.